19 Temmuz 2013 Cuma

Serinleten Muhteşem Tatlar


Sağlıklı yaşamaya kadar verdiğimden beri (sonunda "sağlıklı yaşam" kelimesini kendi yaşamım için kullandığıma inanımıyorum!) en sevdiğim atıştırmalığımla tanıştırmak istiyorum sizleri. "Crush" çikolata ile meyvenin aşkı diye bahsedebilirim :) Doğal meyvelerden oluşan çikolata kaplamalı dondurulmuş bir lezzet kendileri. Ayrıca ürünlerin kalorileri  de düşük ve tatlı ihtiyacını karşılamaya yetiyor da artıyor bile... Crush'ın birkaç çeşidi var, Crush'ın meyveleri, ananas, muz ve üzüm, benim favorim ise kalorisi düşük olan bitter çikolata kaplamalı ananas(en sevdiğim meyve sonuçta). Eğer benim gibi kalorisi düşük lezzeti büyük bir atıştırmalık arayışındaysanız Crush'la tanışmanızı tavsiye ederim.


İyi hoş da tadı neye benziyor dondurma mı? diye sorduğunuzu duyabiliyorum :) Ozaman hemen söyleyeyim, üzümlü yemedim hiç ama ananaslı ve  muzludan bahsedebilirim. Biribirinden farklı lezzetler... Ananas sulu bir meyveolduğu için donmuş hali sert, çıtır çıtır ve inanılmaz serinletiyor. Muz ise daha tatlı ve daha yumuşak bir formda ikisi de hem çok lezzetli hem de doyurucu (ben genelde bir magnunla yetinemezken bir tane crush beni mutlu etmeye yetiyor). 






Peki nerelerde bulabiliriz? diyenlere, ben evime yakın olduğu için Gourmet Garage'den alıyorum. İnternet sitesinde anlaşmalı satış noktaları yazıyor ama birçok yerde Crush dolaplarını görebilirsiniz (kuruyemişçilere bakabilirsiniz). Ayrıca internet sitesinden online satışı da bulunuyor. 






11 Temmuz 2013 Perşembe

Çocuklara Müjdem Var!

Bugün yeni bir çocuk dergisi keşfettim. Ebeveyn ve eğitimciler bilir çocuk dergilerinin çocuklar için önemi büyük. Ülkemizde çocuklar için yayınlanan eğitici içerikli dergi sayısı az diyebilecek kadar bile değil. 


Araştırmacı Çocuk Merkezi'ni uzun zamandır takip ediyordum. Hazırladıkları elektronik bültenleri geniş aralıkla internet sitelerinden paylaşıyorlardı. Az önce de belirttiğim gibi bugün yeni dergilerinden haberdar oldum. Dergi içeriğindeki bu elektronik bültenlerin dergiye dönüşmesine çok sevindim(Bir eğitimci ve çocuklarla çalışan biri olarak). 

Araştırmacı Çocuk Dergisi derginin adından da anlaşılacağı üzere araştıran, sorgulayan düşünen çocuklar yetiştirmek amacıyla uzman bir kadro tarafından hazırlanıyor. Dergi 9-12 yaş grubuna yönelik ve üç ayda bir yayınlanacağı belirtilmiş.  ilk sayısı Haziran-Ağustos 2013'de  "Tatilde ne yapalım?" konusu ele alınmış. Çocukların tatilde yanlarından ayırmak istemeyecekleri bir dergi olmuş. Dergiyi tüm kitabevlerinde bulabilirsiniz.


Tüm çocuklara keyifli tatiller...



9 Temmuz 2013 Salı

Lezzetli ve Hafif Tarifler "Közlenmiş Karnıyarık"

Merhaba,

Son postumu yayınlayalı bir ayı geçmiştir. Epey ihmal ettim blogumu farkındayım, bu aralar inanın hayat çok ama çok hızlı geçiyor. Gün 24 saat bana yetmiyor, İyi mi kötü bilmiyorum ama şimdilik durumlar böyle :) Son postumu yazdığımda bahardı şimdi ise yazın tam ortasındayız. Kendimi harika hissediyorum, yaz hiç bitmesin, hayat hep tatil tadında olsun :)

Malum biz kadınlar için bahar ayları diyete başlama zamanıdır. Temmuz Ağustos ayları gelince ise kilolar verilmiş tatile gidilmiş beğenilen kıyafetlerin içine girilmiş ve en önemlisi bronzluk enerjisi gelmiştir. Hafif hafif bronzluk azalmaya başlayınca, yapılan diyetler, sporlar, kiloları verirken çekilen zorluklar unutuluverir. Bugün bu nedenle diyet tariflerle ilgili ilk postumu yazıyorum. Kendimde dahil olmak üzere istiyorum ki, hep güzel hep fit kalalım. 

Benim yemeğim hem lezzetli hem de kalorisi düşük olsun diyenlerdenseniz o zaman doğru adrestesiniz. Bir kalori canavarı, bir lezzet düşkünü Niliko bu tarifleri kendisi için yarattı ve afiyetle yedi. İlk tarifim Közlenmiş Karnıyarık! (Daha önce keşfetmiş olanlar vardır mutlaka ama ben yeni keşfettim ve paylaşmak istedim.)

Ben patlıcana bayılıyorum, en sevdiğim sebze diyebilirim. Patlıcanı kullanarak yaptığım pek çok tarifim var. Ayrıca beğendi de çok severim ve özellikle yaz aylarında sıkça yaparım.(beşamel sosun kalorisi malum bu yıl uzak duruyorum bu nedenle) Karnıyarık zahmetli iş doğrusu işin içine kızartma girdi mi benim gözümde büyüyor ne yalan söyleyeyim. İşte böyle düşündüğüm ve dolapta kıyma, patlıcan, kırmızı biberi gördüğüm bir gün, gözümde bu tarif kendiliğinden oluşuverdi. Bakmayın böyle çok konuştuğuma altı ustu karnıyarık işte:) Çok pratik bir tarif aslında... Deneyin pişman olmayacaksınız :)

Malzemeler (4 kişi için):

6 adet Kemer Patlıcan
1 adet Kırmızı Biber
1 adet Sivri Biber
1 adet Kuru Soğan
300 gr Yağsız Kıyma
1 yk Zeytinyağı
1çk Biber Salçası
1çk Domates Salçası
4 çk rendelenmiş kaşar peyniri (veya 6 ince dilim hellim peyniri de kullanabilirsiniz.)
tane karabiber
tuz
kekik
               Yapılışı:

Kıymalı harç; zeytinyağında ince ince doğradığımız soğanları kavuruyoruz, kıymayı da ilave ederek kıymaların rengi dönene kadar pişiriyoruz. Salçaları ekliyoruz ve içine ince kıydığımız biberleri koyarak, biberler biraz yumuşayana kadar pişiriyoruz. Yarım çay bardağı kadar su ekliyoruz su kaynadığında baharatlarımızı da koyarak kısık ateşte 10 dakika pişmeye bırakıyoruz.

Patlıcanları yıkadıktan sonra bir fırın tepsisine bütün halde diziyoruz. 250 derece fırında 15 dakika pişiriyoruz. Fırının ızgarasını çalıştırarak her bir tarafını 10 dakika pişiriyoruz. (Izgarayı açmadan önce patlıcanlara bıçakla bir kaç delik açarak da pişirebilirsiniz.) Fırından aldığımız patlıcanlar biraz soğuduktan sonra sadece üst bölümlerinden kabuklarını soyuyoruz ve bir gondol elde ediyoruz :) Bir çatal yardımıyla patlıcanı eziyoruz ve patlıcanların içine bir yemek kaşığı süt ilave ediyoruz. (patlıcanların acılığını alması için) İçine hazırladığımız kıymalı harcı koyarak üzerine kaşar peyniri rendesi serpiyoruz ve kaşarların üstü kızarana kadar fırınlıyoruz.


Not: Biraz detaylı anlattığımın farkındayım ancak yemek yapmaya yeni başlayanlar için faydalı olacağını düşünüyorum :) 

Herkese afiyet olsun...






31 Mayıs 2013 Cuma

Aşık Olunası Desenler :)

Uzun zamandır sizlerle bir şey paylaşamadım. Hem yoğunluk hem de hayatımdaki hızlı gelişmeler nedeniyle... O halde hepinize tekrar merhaba :)

Şimdi en sevdiğim markalardan biri olan Cath Kidston'dan biraz bahsetmek istiyorum sizlere... 

Ben desen pek sevmem aslında düz renkleri kendime daha yakın hissediyorum. Ama ama bu desenler beni benden alıyor. Bir anda içim açılıyor, enerjim yükseliyor diyebilirim. Bir markanın sattığı her şeyin ama her şeyin seçim yapmadan sizin olmasını istemek! evet gerçekten hepsi benim olsa dediğim ve her ürününü beğendiğim ender markalardan biri Cath Kidston :) 
 
Peki ne var? Bu Cath Kidston'da! Cath Kidston (Catherine Isabel Kidston) bir Londra markası , İngiliz country  tarzında ürünleri ve her ürününde  romantik çiçek desenleri var :) (bu desenlerin tutkunu olduğumu söylemiştim değil mi? az önce) Aklınıza gelebilecek her şey düşünün duvar kağıdından törpüye kadar en romatik haliyle sitesinden karşınızda ve satışta, Türkiye'ye de gönderim yapıyor. Ürünlere göre shipping ücreti değişiyor. 



Şimdiye kadar benim tercihim pasaport kılıfı ve muglardan oldu :) 
                      



O kadar çok beğendiğim ürün var ki sizlerle diğer planladığım siparişlerimin resimlerini paylaşmak  istedim :)

Bu arada bu desenlere benzer desenler kullanan başka şahane markalar da var ve aşağıda paylaştığım linklerden ulaşabilirsiniz...


Bir Danimarka markası olan Greengate Green gatespring summer catalogue markanın internetten alışverişi http://www.originated-shop.eu/ adresinden yapabilirsiniz. (Türkiye'ye gönderimi bulunuyor. )







 Hollanda markası diye bildiğim Pipstudio da bu tarza benzer ürünler üretiyor. Bir duvar kağıtları var ki söyleyecek kelime bulamıyorum o kadar harikalar ve özellikle kuş temalı ürünlerine bayılıyorum... Bildiğim kadarıyla Türkiye'ye gönderimi bulunmuyor. Amsterdam'da da mağazası var. Geçen aylarda Amsterdam' a gitip de uğrayamadığımı üzülerek belirtmek istiyorum. Siz giderseniz mutlaka ziyaret edin derim.


Bu markaların hepsine birden ulaşabileceğiniz ve satın alabileceğiniz bir site var :) http://www.whatalovelyshop.co.uk Bu siteden yapacağınız alışverişlerin Türkiye'ye gönderimi var ve de güvenilir.

O halde herkese keyifli alışverişler :)








15 Nisan 2013 Pazartesi

Göztepe'de lezzet durağı bir villa...


Göztepe'nin Bağdat Caddesine bağlandıı noktada aslında eski ama yeni adı ve yeni konsepti ile yeni bir mekan olarak karşımıza çıkıyor VİNO... 




Göztepe'nin eski evlerinden biri olan Villa Maral restore edildikten sonra Villa Maral adıyla klasik bir et lokantası olarak Mayıs 2011'de hizmet vermeye başlamıştı ki o zamandan beri sevdiğim mekanlar arasında.  L şeklindeki geniş balkonu bahar ayları için mükemmel... Ayrıca iş yemekleri, özel randevular ve özel toplantılar için de harika tasarlanmış bir villa!



Ben her sabah Villa Maral'ın önünden geçiyorum bu nedenle de ilk açıldığı günden beri yakın markajımda...



Sadece Şenol Kolcuoğlu olarak kebapçı konseptine geçtiğinde gitme şansım olmadı. Şenol Kolcuoğlu'nu sevmediğimden değil çok da severim aslında ama en çok Küçükyalı'da bulunan şubesini.



Gelelim Vino'ya geçtiğimiz ay Onlinemahzen Vino Steak & Ristorente & Bar adıyla hizmet vermeye başladı.



Kesinlikle gidilesi bir mekan olmuş. Neden mi? Adından da anlaşılacağı üzere 1000 şaraplık kavı, lezzetli etleri art deco mimarisi ve benim için huzur veren  çiçekli balkonu... 



Hem kaliteli et hem de online mahzenin şarapları için (şarap fiyatları onlinemahzenle aynı ancak 25 tl servis ücreti alıyolar.) Bağdat Caddesi Göztepe (Göztepe Parkının karşısında) ışıklarda bulunan mekanı ziyaret edin derim. Çünkü çok yakında müdavimleri fazlasıyla artacaktır.



Yazım biraz tanıtım yazısı oldu gibi geldi bana ama bana enerjisi iyi gelen, sanat kokan, kaliteli bir mekan olduğu için sizlerle paylaşmak istedim :)



26 Mart 2013 Salı

Karaköy'ün En Yenisi "Forneria"


Karaköy'ün yenilenen yüzünü duymayan kalmamıştır diye düşünüyorum. Karaköy son zamanlarda hızla değişiyor, gelişiyor... Bize de keşfetmek kalıyor :)

Oldum olası hep sevmişimdir Karaköy'ü... Deniz olsa da bana Roma'yı anımsatıyor. ( Cenevizliler'den mi kaynaklanıyor acaba?) Tarihi dokusunu çok seviyorum. Bu nedenle de değişimden çok mutluyum.

Dur durak bilmeden her geçen gün yeni bir mekan karşımıza çıkıveriyor. İşte bunlardan biri de "Forneria" geçtiğimiz Cuma yeni açılan The Haze Hotel'in giriş katında açılmış şimdiden mekan adından çok konuşturacağa benziyor.

Bu çiçeği burnunda mekana henüz gidemedim ama en yakın zamanda arkadaşlarımla keyifli bir yemek için gideceğim.
Forneria'nın işletmecisi Leblon 11'in (Issız Adam filminden hatırlarsınız) sahibi ve CNN Türk'te Arda'nın Mutfağı programının güler yüzlü şefi Arda Türkmen.

Arda Türkmen mekanın konsepti için İtalya'dan çok özel bir taş fırın getirtmiş.Mekan ismini de buradan alıyormuş. Forneria Portekizce fırından çıkan yemek anlamına geliyormuş :)  ki adının nereden geldiğini de böylece anlamış olduk.

Eminim harika lezzetler çıkacaktır bu özel taş fırından... 

İlerleyen günlerde Karaköy mekanlarıyla ilgili sizlerle tekrar görüşeceğim :)






H&M Anadolu Yakası'nda! Evet! Evet! Doğru Duydunuz :)




Hatırlıyorum da, H&M 'in  ilk Türkiye mağazasını açtığı günü(6 Kasım 2010)... Bayrampaşa Forum AVM 'de açılmıştı. Ve H&M uğruna hiç üşenmeden evime 50-60 km uzaklıktaki AVM'ye hem de açılış günü! gitmiştim. 

İstinye Park'ta açılana kadar da mütemadiyen gitmeye devam ettim :) 



Sonra Sapphire, sonra Marmara Forum derken, bu duruma Anadolu yakasında oturan biri olarak son zamanlarda daha çok isyan eder olmuştum ki, bu  hafta sonu bir billboardda H&M Anadolu Yakasın'da yazısını görünceye kadar. Evet! sonunda birileri beni/bizi duydu diye düşündüm.



Ayrıca yeni sezon için H&M 'in  internet sitesinden  birçok cici de beğenmiştim sizin de beğendikleriniz var ise ve Anadolu Yakası'nda oturuyorsanız, kavuşmak için birkaç günümüz kaldı.



29 Mart'ta Ataşehir Brandium AVM'de açılıyor. Açılış saati 12:00'ymiş, ben çalıştığım için akşam uğrayacağım. En sevdiğim günün Cuma olduğunu daha önce sizlerle paylaşmıştım. Bu hafta ise çifte mutluluk yaşayacağım kesin. Şimdiden sabırsızlanıyorum :)



Hepinizi şimdiden keyifli alışverişler... 


4 Nisan’da satışa sunulacak Conscious Exclusive  koleksiyonuna bayıldım tam benlik :) 







24 Mart 2013 Pazar

Superga Severlere Müjde!

İtalya'nın ayakkabı markası Superga Türkiye'de ilk mağazasını Capitol AVM'de açtı.
Bu sezon da, yeni renk seçenekleriyle biz Superga severleri fazlasıyla mutlu edeceğini söyleyebilirim.

Birçok mağazada satışa sunulan superga ayakkabılar renk seçenekleri acısından farklılık gösteriyor. Kendi mağazasını ziyaret etmekte fayda var. Benden söylemesi plaj terlikleri ve babetlere de göz atmak istiyorsanız yolunuz Capitol'den geçsin.


Bu arada Superga'nın yeni yüzü İngiliz şarkıcı Rita Ora oldu. 2011'den ( bildiğim kadarıyla) beri Alexa Chung ile calısan marka, yeni sezon için stiliyle dikkat çeken şarkıcı Rita Ora'yla anlaşmış.



Hem rahat hem de şık modellerile favorimiz olan ayakkabıların Gold rengine kavusmak için aylarca bekledim. Aramadıgım yer kalmadı desem abartmış olmam. İnanın Turkiye'de Superga satan tüm mağazaları aradım. İtalya'ya giden arkadaşlarıma siparis ettim. Birçok internet sitesinde aradım.
Yok yok yok!
Türkiye'ye Tiger markası'nın getirdigini öğrenerek, genel müdürlüğüyle iletisime geçtim ve onlardan Şubat sonu Mart başı gibi yeni sezonun geleceği bilgisini aldım. Ocak ayında da Vepa62'nin Nisantaşı şubesine telefonumu bırakarak, mecburen beklemeye başladım. Tam da artık ümidimi kaybetmek üzereyken beklenen telefon geldi ve Superga goldlarıma (sağdaki fotoğrafta aşağıda) bu hafta sonu kavuştum. Giymek için sabırsızlanıyorum...

Bu sezon disney ve parlak modelleri benim favorim. Eğer siz de beğeniyorsanız, benden tavsiye acile edin yoksa benim gibi  bir sezon beklemeniz gerekebilir:)





18 Mart 2013 Pazartesi

Cupcakeli Günler

Neye elimi atsam cupcake teması :) Son zamanlarda cupcakes modasıdır gidiyor...
Düğünlerde, doğum günlerinde, partilerde pasta yerine konsept cupcakeler servis ediliyor. Bence pastadan daha keyifli ve tüm görüntü sizin oluyor...

Türkiye'de ilk cupcakes markası Yummy Cupcakes'in cupcakelerini yemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir. Geçen yıl Caddebostan'da açılmıştı. Bir de Kanyon'da gördüm, duyduğum kadarıyla Nişantaşı City's e de açılmış.

 Birçok marka, birbirinden şeker cupcake temalı ürünlerle, koleksiyonunu şenlendiriyor.





Ünlü parfümör Gerald Ghislian'ın Alice & Peter markası için hazırladığı cupcake şeklindeki parfümlere tek kelimeyle ba yıl dı m :) Çikolata ve vanilya notalarıyla şişesi kadar tatlı kokan bu parfüm Türkiye'nin ilk tasarım  parfüm butiği olan  La Déesse mağazasında ( Nişantaşı) satılıyor. EDP 30 ml, 140 tl











Bazen evden çıkmadan günlerce cupcake yapasım geliyor. Süsleyeyim, püsleyeyim istiyorum :)

Tantitonideki cupcake sunmak için ayaklı minik kek standını çok beğendim hemen alıverdim. Standımın içineyse Türkiye'de yeni yeni başlayan el yapımı sabunların en en tatlısı olan cupcakelisini koydum. Sabunu aldığım Marica'ya teşekkürler her gören bayılıyor :)







English Home'un koleksiyonunda da birçok ürün bulabilirsiniz soldaki fotoğraftakiler English Home'dan....

Kanca'da ise, neredeyse gerçeğinden ayırt edilemeyecek şeker mi şeker kavanozlar ve magnetler, dondurma kaşıkları var. (ürünlere buradan ulaşabilirsiniz )

Magnet demişken, Nezih Kitabevindeki cupcake görünümlü magnetler de tam yemelik...

Vee  http://www.evmanya.com u mutlaka ziyaret edin. Birçok markanın cupcake temalı ürününü burada bulabilirsiniz.





Sağdaki fotoğraftaki cupcake kavanoz(kanca) ve dondurma kabını (tantitoni) ise ister mutfakta, ister banyoda kullanın her gittiği yerin enerjisini yükselteceğine eminim...

Ayrıca unutmadan paşabahçe ve accessories mağazalarına da mutlaka uğrayın derim.











Ne demiştim? bir cupcake modasıdır gidiyor, işte! "parti paketi" cupcake parti konseptini geçtiğimiz ay sunmuş bile...


Aklımda birkaç cupcakeli tasarım var bakalım vakit bulabilirsem yapıp, sizlerle de paylaşacağım.

Herkese cupcake tadında günler diliyorum :)

28 Şubat 2013 Perşembe

Ruşeym sen ne kadar yararlı bir şeymişsin öyle!


Ruşeym kelimesini ilk duyduğumda uzak doğuya ait bir baharat filan sanmıştım ne yalan söyleyeyim :) Bundan yaklaşık 5-6 ay önce kendilerinin ne kadar faydalı bir şey olduğunu öğrendim. Yavaş yavaş keşfedilmeye başlansa da birçok kişi tarafından henüz bilinmiyor. Avrupa ülkeleri ve Amerika'da yaygın olarak kullanılıyor.

Peki, bu ruşeym neymiş? öncelikle ona bakalım Dünyada wheat germ olarak bilinen, buğdayın en tepesindeki embriyosuymuş. Bu değerli besin, buğdayın işlenerek una dönüştürülmesi sürecinde özel ayrıştırma işlemleri sonucunda 1 tonundan sadece 1 kilogram elde ediliyor.

Gelelim yararlarına, e vitamini açısından  zengin, lif ve besleyici değerleri yüksek ruşeym, sindirim sistemine iyi gelip kan şekerini dengeliyormuş.



Faydalarına devam edecek olursak, Ruşeym Doğal afrodizyak özelliğine sahip. Yakın zamanda ruşeymden vitamin tabletleri üretimi de planlanıyor.
 E vitamininin yaşlılığı geciktirici özelliği ve vücutta hücre zarının dayanıklılığını sağlaması dolayısıyla bağışıklık sistemini destekleyerek kanserin önlenmesinde önemli rol oynar. Ruşeym ise E vitami deposu.
Ruşeymin koroner kalp hastalığı riskini azaltması, pıhtı azaltıcı etkisiyle kanın akıcılığına, diyabetli hastalarda damar tıkanıklarının önlenmesine yardımcı olabileceği belirtiliyor.
 Ruşeymin sinir sistemi hastalıklarında olumlu etki gösterdiği, gözde katarakt oluşumunu geciktirdiği biliniyor.
 Doğanın bu altın sırrı güzelliğe de güzellik katıyor. Özellikle de cilt kırışıklıkları için birebir. Hem kırışmayı önlüyor, hem de azaltıyor.
 Buğdayın embriyosu olarak nitelenen Ruşeym, kısırlık tedavisinde etkin olarak kullanılıyor.

Besleyici değerleri açısından annelere duyurulur. 


Toz olarak satılan ruşeymi birçok yiyecekle karıştırarak tüketebilirsiniz. Soğuk süt ve yoğurda karıştırarak, taze ve kuru meyveler ilave ederek, çorba ve salatalara serperek,  pasta,  kek, börek gibi unlu yiyeceklere 1/2 bardak ekleyerek (sindirim sistemine ve diyete katkıda bulunabilir.) tüketebilirsiniz.


Aktarlarda, marketlerde paket olarak bulabilirsiniz. (Ben Palladium Arifoğlu'ndan aldım.)


http://dogaltedavi.wordpress.com
http://bitkimarket.blogspot.com
http://www.taylankumeli.com
http://www.gurmebebek.com
http://www.dogaaktar.com


Tortellini Severler Buraya :)

Konu yemek olunca, aklima ilk gelen ilk şey  hep makarna olur! şöyle soslu moslu ama. Bazıları  makarnayı yemekten saymıyor, nası olur diyorum sanırım onlar doğru tarifleri hiç tatmadılar :) Oysa ki makarna deyip gecmemek gerek! farkli tariflerle her gün yeni bir yemek yaratabilirsiniz. Makarnayi öyle seviyorum ki :) her gun yesem bıkmam herhalde. Bu kadar cok sevdiğim icin de sayisiz tarif gelistirdim diyebilirim.

Bugün tarifi son derece kolay lezzeti ise doyulmaz olan tortellini tarifimi sizlerle paylasmak istiyorum. Bu tarif için ben ıspanaklı tortellini kullandım, sizler sadece peynirli olanıyla da yapabilirsiniz.


Fırında Mantarlı Ispanaklı Tortellini


Bu tarifin yaninda ızgara et veya fırında somon, peynir tabağı, yeşil salata ve şarapla şahane bir cuma akşamı menüsüne dönüştürebilirsiniz.

Malzemeler;

1 Paket Barilla La Collezione Ricotta ve Ispanaklı Tortellini
 250 gr mantar
1 kutu çiğ krema
Tane karabiber, tuz
Parmesan veya kaşar peyniri


  • Bir paketBarilla La Collezione Ricotta ve Ispanaklı Tortelliniyi bol suda tuz ekleyerek  yaklaşık 13-14 dakika kadar haşlayın. 
  • Mantarları ister ince ince dilimleyin, isterseniz de dörde bölün bir çorba kaşığı zeytinyağı koyduğunuz tavada mantarlar suyunu bırakıp çekene kadar pişirin. (bu noktada isterseniz sarımsakla lezzeti arttırabilirsiniz.) 
  • Vaktiniz varsa bir kutu kremayı ekleyerek bir iki dakikada kremayla pişirin. (dilerseniz kremayı çiğ olarak da fırın kabına ekleyebilirsiniz.)
  • Kaynayan tortellinileri süzerek bir fırın kabına alın ve üzerine hazırladığınız mantarlı kremalı sosu dökün. 
  • Tane karabiberle lezzetlendirin ve üzerine varsa parmesan peyniri yok ise kaşar peyniri (hatta eski kaşarla kaşar peynirini karıştırarak) 
  • 200 derece fırında 10 dk peynirler eriyene kadar pişirin.


Afiyet olsun :)

Her Seyde "Pop Art" Etkisi


Pop art deyince Pop art'ın kült ismi Andy Warhol'in Marilyn Monroe portresi geliyor gozumun onune. Ben bu akima bayiliyorum. Bu yil bir cok urunde pop art etkisini goruyoruz. Tekstil, ev tekstili, dekorasyon, aksesuar, ayakkabı, çanta olsun her seyde bir pop art teması almış başını gidiyor...

Oldum olası severim pop art desenleri nerde ne zaman görsem hemen elim gider. Son zamanlarda gozume carpanlara gelicek olursak bir kısmını paylaşmak istiyorum. Çoraptan, abajura bir çok ürün karşımıza çıkıyor.

Pop art modasinda Markus Lupfer markalı kazaklar kis sezonun vazgecilmezlerindendi. (Şu an indirimde kaldiysa diye soyluyorum beymenlerde bulabilirsiniz.)



Son yıllarda eski işlemeli oymalı koltuklar, pop art kumaşlarla bambaşka bir havaya girdiler. Birçok tasarımcı bu koltukları bulmak için koşturuyor. Eğer elinizde bu koltuklardan varsa hemen kumaş bakmaya başlayın derim. Aşağıdaki koltuğu evinizin antresinde onu tamamlayacak aksesuarlarla bir düşünsenize :)

Evimizin her şeyi İkea'da :) Pop Art tablolar bulabilirsiniz ve fiyatları da çok uygun...
Sandalye, şifonyer gibi mobilyalarda da pop art teması çok hoş görünüyor...  

29 Ocak 2013 Salı

Hangi çerçevelerden bakmalı? "Güneş Gözlükleri Trendleri"

Kulağımda küpe, çantamda gözlüğüm olmadan dışarı çıkmayanlardanım ben. En sevdiğim aksesuarlardandır güneş gözlükleri, her modelden her renk benim olsun! istiyorum desem sanırım abartmış olmam... Keza beach e giderken bile yanında her bikinisine göre gözlük taşıyan ve üşenmeden değiştiren biri olarak :)

Sezonun gözlük modellerine şöyle bir göz atalım bakalım öne çıkan modeller nelermiş...


Listemin ilk sırasında retro cat eyes modeller var... (bu sezon daha fazla öne çıktıklarını söyleyebiliriz.)



     



















Yuvarlak modeller (ki bu modeller bana yakışmasa da çok tarz durduğu aşikar)



Aynalı modeller ise geri döndü...





 Markalar: Valentino,Fendi,Prada, Alexander McQueen,Dior,Stella McCartney,Linda Farrow Luxe,Rayban,Dsquared2,Chanel,

Hepimize bol güneşli günler diliyorum...